Siyaset

Siyaset
"Bir adamın herkese benzememesi için her şeyin yapıldığı bu aptal dünyada; herhalde imkansız diye bir şey yoktur gerçeğine sarılanlara da, düşmanca bakmak o derece abes kaçacaktır." Meral Meri

31 Ekim 2014 Cuma

Mustafa Kemal Atatürk Sözleri

 "Fikirler zorla ve şiddetle, top ve tüfekle asla öldürülemez."

Mustafa Kemal Atatürk

Bütün ilerlemeler insan düşüncesinin eseridir.
Fikrin serbest hareketi ise ancak kişinin düşündüğünü serbest olarak söylemek,
yazmak ve verdiği karara göre her türlü teşebbüse girebilmek serbestisine sahip olmasıyla mümkündür.

Mustafa Kemal Atatürk

Özgürlükten doğan bunalımlar ne kadar büyük olurlarsa olsun,
hiçbir zaman fazla baskının sağladığı sahte güvenlikten daha tehlikeli değildir.




Mustafa Kemal Atatürk

Hürriyet olmayan bir memlekette ölüm ve yok olma vardır. Her ilerlemenin ve kurtuluşun anası hürriyettir. (1906)

Mustafa Kemal Atatürk


Bu memleket ve memleketin insanları daha çok zengin olmaya muhtaçtır ve hakkıdır.

Mustafa Kemal Atatürk



Kurtulmak, yaşamak için çalışan ve çalışmaya mecbur olan bir halkız.

Mustafa Kemal Atatürk


Memleketimizi bir çember içine alıp dünya ile alakasız yaşayamayız.

Mustafa Kemal Atatürk

Çok söz, uzun söz bir şey için söylenir: Gerçeği anlamayanları gerçeğe getirmek için...

Mustafa Kemal Atatürk

Jules Verne


MUPPETS!


Albert Einstein


tornado in parker, colorado.


Charlotte Perkins Gilman

"There is no female mind.
The brain is not an organ of sex.
Might as well speak of a female liver."

 -

Charlotte Perkins Gilman

Charlotte Perkins Gilman


 “İnsan artık bir işe yaramadığında, kaçınılmaz ve yakın bir ölümden emin olduğunda, yavaş ve feci bir ölüm yerine 
hızlı ve kolay bir ölüm seçmek en basit insan haklarından biridir. 
Kloroformu kansere tercih ettim.” 

- Charlotte Perkins Gilman
...

"There are things in that paper which nobody knows but me, or ever will. 
Behind that outside pattern the dim shapes get clearer every day. It is always the same shape, only very numerous. 
And it is like a woman stooping down and creeping about behind that pattern." 

- The Yellow Wallpaper by Charlotte Perkins Gilman



Nicolas Chamfort

“Ve kalbin kırılması ya da kurşuna dönmesi gereken, bu dünyadan göçüyorum.” - Nicolas Chamfort

Romain Gary


 “Çok eğlendim, hoşçakalın ve teşekkürler!”
Romain Gary

✈ ✈ Meral Meri ✈ ✈AMA KAYBOLMADIM Kİ


AMA KAYBOLMADIM Kİ

Tükenişlerimi mi arıyorlar ,ama daima yanlış yerlerde-
Neden arıyorlardı?
Sorgulamak adına ne oyun varsa,sanırım bunu yapmak istemişlerdir,eminim!
Zaten,istemek ve yine istemek,alışkanlık olmalıydı
Bence ,onlarca.
Çabalamak,dedim içimden ama bir benim bildiğim evrene mi?
Konuştuklarımı kim duyar,yıldızlar mı?
Öyle ise saklanan yıldızlar biliyordu benim içimi.
Kalsam ,kendimin bildiği vakitleri bir ben bilirim.
Susuyorsam eğer ;evrende dilsiz kalmak istemişimdir.
Ve izin veriyorum,canım acısın,acıtsınlar!
Bir kalan ,çoğul şeyim o değil midir?
Öyleyse ölebilirim ,ancak huzurunuzdan ayrılarak
Çünkü huzurunuzu tanıyamadım!

(Meral Meri)

31.10.14.İstanbul

Meral Meri


Ruhumun gördüğü onu kalbimde görüyordu
Oysa gözlerim ve elim ;uzaklar diye bir yere hasretti.

Meral Meri

Kısa Kent Şiirleri-Meral Meri

Ve yalnız kuşların gece konuştuğu
Bir liman seyrinde ilerliyor ruhum
Mavi gecelerin kelebekleri yaşıyor
Uçtukça kanatları bir gökyüzü yüreği oluyor
Böylece adımlarım birer ikişer yol alıyor ,bir tek ona
...
Kısa Kent Şiirleri-Meral Meri

Aforizmalar-Meral Meri

...
Bir olmayı asla başaramayacak toplumların
Birlik için fikir satışlarına doğrusu hayranım!..

Meral Meri
...
O halde ayrıl da gel!
Göreyim ki,kalan kim ,giden kim sizden.

Meral Meri
...
Doğru yanlıştan pak mıdır?
Düşünce ecelin canı mıdır?

Meral Meri
...
Kör olmadan görmek istersin
Bir de deniz önünden kaçarsın

Meral Meri
...
Maddeye tapınma sıyrıl diyorsun da
Hala orada ikamet eden ev sensin
...
Meral Meri
...
Akıl satılan bir şey olsa
Alıcısı ilk sen olurdun
...
Meral Meri
...
Hem havai fişeklerin ışıltısından ürperiyorsun
Hem de emek verip kalanları övüyorsun
...
Meral Meri
...
Görmek,düşmekten geçer ;ben onu bilir onda kalırım.

Meral Meri
...
Her kalem yezit olsa sesi arşa ulaşırdı!
Öyleyse ses kim de,kalem nereye ulaştı?..

Meral Meri
...
Elmayı tutan el ile armudu tutan ele ne oldu
Denge mi batıktı,düşünce mi balçık?
Hoş görmek lazım,hor değil!

Meral Meri
...
Diyorsun ki,kitaba bu bir destektir,aç aç,onu keşfet
Hayır,orada olanı yeğledim,sen onu aç aç,doy!

Meral Meri

...
Her kan dökeni övse bu millet halimiz nice darağacı olurdu!

Meral Meri
...
Adın "Mustafa" değil mi?
Öyle ise sana kim diyebilir "Hain"?..

Meral Meri
...
Azal ki,çoğalasın
Çünkü çok da- çok olmaz.

Meral Meri

...
"Elimde değil,hep öteberi oluyorum hayata!.."

Meral Meri
...
İnsanın kimyasını kim çözer ve birleştirir ise yinelemeksizin
İşte o kişi,bir mezar taşına dahi muhtaç kalmaz...

Meral Meri
...
"Sadece, şunu bilmenizi istiyorum: Birini tutup öbürünü atan bir dünyayı kimseye layık görmüyorum!"

Meral Meri
...
Her şeyi mi takip etmek zaman alır ,yoksa bir şeyi mi?..

Meral Meri
...

Meral Meri

"İnsanın ihtiyacı olan tek zaman,ancak kendini görebildiği zamandır."

Meral Meri

Meral Meri


"Seyyah oldum da
Kim ne ise ,ona kondum.diyemem ki,diyemezsiniz ve demeyiniz!.."

Meral Meri

Meral Meri

Sana gelmek hep bi miktar yol çabası ile üşenen bir dünya arası ince bir çizgiydi.
O kuşkusuz ne alıntı,ne çalıntı;
Yalnız sen ve ben meselesi idi.

Meral Meri

【Saving Private Ryan】Hymn to the Fallen

Istanbul-art


Meral Meri,art,cat,photo,


















29 Ekim 2014 Çarşamba

Hz.Mevlana'dan Sözler

"Arayan nihayet bulur. Kurtuluş,sabırdan doğar."

Hz.Mevlana

Ey utancın düşüncenin düşmanı gel! 
Ben ar ve haya perdesini yırttım.

Hz.Mevlana

Ey gönlümüzü yurt ve konak edinen dost,ben yanmadıkça  aşkın gönlü kutlu olur mu hiç?

Hz.Mevlana

"Her düşünce mezarının etrafında, hamile çocukları dolaşır...

 Hz.Mevlana -Dîvân-ı Kebir

“İnananla inanmayan, bir arada olursa, fakat bir şey söylemese ikisi de birdir."

 Hz.Mevlana -Dîvân-ı Kebir

"Bazı akıl ışıksız, yanmayan bir mum gibidir. Bir başkasıysa yıldız gibi parlar."

Hz.Mevlana -Mesnevi


Ey sarhoş aslan bu evi yak.
Aşkın evi,böyle olsun,bu daha doğru ve yerinde.
Bundan böyle yanışı kıble edineyim,çünkü ben mumum yandıkça aydınım.

Hz.Mevlana -Mesnevi



Sanki aşkın boğazı bir ejderha.
Gizli,fakat gönüller kapan bir ejderha,
Dağ gibi akılları çekiveren bir kehribar.
Hangi güzel koku satanın aklı, ondan haberdar olsa ırmağa bütün
tablalarını döküverir.

Hz.Mevlana -Mesnevi


Ey yalancı gözünü aç da bak!
Ne vakte dek ben şunu,bunu bilmem diyeceksin?

Hz.Mevlana -Mesnevi


Şu bilmemler biliyorum haline gelsin
Sarholuktan geç sarhoşluk verir ol.

Hz.Mevlana -Mesnevi


Bu renkten renge girişi bırak,onun istivasına naklet.

Hz.Mevlana -Mesnevi



"İki alem de sevgilinin sarhoşları ile dolsa hepsi de bir olur ki o bir de hor hakir değildir."

Hz.Mevlana -Mesnevi


Yürü,herkesten seçilmiş olmada ,ruh bağışlamada sarhoşlukta ve sarhoş etmede bir İsrafil kesil.

Hz..Mevlana -Mesnevi

Sözde bir şeyi nefyetmek.
Bir şeyi ispat etmek içindir.
Nefyi bırak da söze ispattan başla.

Hz.Mevlana -Mesnevi


Bedenler ağızları kapalı testilere benzerler.
Her testide ne var? Sen ona bak!
O beden testisi,abıhayatla doludur,bu beden testisi ölüm zehriyle.
İçindekine bakarsan padişahsın,dışına bakarsan yolunu azıttın gitti.

Hz.Mevlana -Mesnevi


Söz,bil ki şu bedene benzer, manası da içindeki candır.
Baş gözü,daima bedeni görür,can gözü ise ,hünerli canı.

Hz.Mevlana -Mesnevi

Mesnevinin sözlerindeki suret de surete kapılanı azdırır, yolunu kaybettirir.
Manaya bakan kişiye de yol gösterir.
Doğru yolu buldurur.

Hz.Mevlana -Mesnevi


Allah da "Bu Kuran,gönül yüzünden bazılarına doğru yolu gösterir,bazılarının da yolunu azıtır" buyurmuştur.

Hz.Mevlana -Mesnevi

Akılda ne varsa kulak oraya dikilir.

Hz.Mevlana -Mesnevi

Sen,bana şah damarımdan daha yakınken, "ya" diye nasıl sana hitap edebilirim?
"Ya" uzakta olana hitaptır.

Hz.Mevlana -Mesnevi

Ben,kıskançlığımdan yanımdaki sevgiliyi gizlemek,duyanları yanıltmak için dağlarda,çöllerde sana nida edip duruyorum.

Hz.Mevlana -Mesnevi


"Ruh,bu kadar gizliyken akıl ,neden bu derece de onu kıskanır?"

Hz.Mevlana -Mesnevi

Ölünce de ölüm,sana yaşayış sırlarını söyler.

Hz.Mevlana -Mesnevi

Hz.Mevlana -Mesnevi -CAHİLİN SEVGİSİ


Varlığımız kalmayınca da tek olarak onun varlığı kaldı.
Ben onun atının ayağı önünde toz gibiyim,toz gibi!
Can da,canın nişaneleri de toprak oldu.
Toprakta onun ayak izi var.
Bu izi bulmak için ayağı altında toprak ol ki başı dik kişilerin tacı olasın.


Hz.Mevlana -Mesnevi -CAHİLİN SEVGİSİ 

Ferîdüddin Attâr -Esrârnâme


Sana layık bir şey göremediğim için
Senden aldım yine sana saçtım.

Ferîdüddin Attâr -Esrârnâme

Alexander Pope

Alexander Pope
-
Gelin (çünkü hayatın bize sağlayabildiği

Bizi biraz gözetmek ve sonra ölmeye bırakmaktır)

Tüm insan manzaraları üzerine uzun uzun söyleşelim;

Büyük bir hayretle! Ama plansız değil;

Vahşi bir yer, ağaçlar ve çiçeklerin rasgele açtığı;

Veya bir bahçe, içindeki yasak meyvelerin ayarttığı.

Gelin beraberce bu geniş tarlanın hakkından gelelim,

Hem açık hem de gizli ürünleri görmeyi deneyelim!

Keşfedelim gizli arazilerde, sersemletici tepelerde

Körlemesine sürünenleri, görmeden süzülenleri;

Doğanın gözü dolanır, uçarken çılgınca ileri atılır,

Yaşayan âdetler yükselirken ona yakalanır:

Zorunluysak güleriz, becerebilirsek saklanırız;

Ama Tanrı’nın yollarını insana anlatırız.

Önce söyle, yukarıda Tanrı, aşağıda insan,

Neyi akılla bulabiliriz, bildiğimiz nedir ki?

İnsana dair ne görüyoruz ki, oysa burasıdır yeri

Aklını kullandığı veya sırtını dayadığı?

Sınırsızdır Tanrı’nın bilindiği dünyaların sayısı,

Ama bizim gördüğümüz sadece bizdeki yansıması.

O uçsuz bucaksız genişliklere nüfuz eder,

Görür ki tek bir evren oluşturur gezegenler,

Gözler sistemlerin birbiri içine nasıl geçtiğini,

Hangi gezegenlerin diğer güneşlerin etrafında gezdiğini,

İnsanların gördüğü yıldızlarda ne farklar olduğunu,

Söyler belki göklerin bizi neden böyle yarattığını....

Ey kibirli insan! Göreceksin sebebini,

Neden böyle zayıf, böyle küçük ve kör yaratıldığının!

Önce yapabilirsen bil bakalım daha zor olan sebebi

Neden yaratılmadın daha zayıf, daha kör veya daha az!

Sor bakalım dünya anaya, meşeler neden

Uzundur ve güçlüdür gölgeledikleri bitkilerden?

Veya yukarıdaki, ötedeki alanlara sor,

Jüpiter’in uydusu neden küçüktür Jüpiter’den?

Mümkün olan tüm sistemler içinde,

Sonsuz bilgelik yaratacaktır en iyisini,

Orada tam ve olsa da olamasa da her şey uyum gösterir,

Ve yükselen her şey belirlenmiş bir düzeye yükselir;

Sonra, hayatın ölçeğini düşünürken, ne basit,

Bir yerlerde olmalı insan diye bir derece;

Esas soru (uzun zamandır tartışma koparan)

Şudur sadece: Tanrı koymadı mı onu yanlış yere?

Söz konusu insansa, ne kadar yanlış desek de

Yeri doğru olmalıdır diğerlerine göre.

İnsanların işlerinde, büyük acılarla yapılmış olsa da

Binlerce hareketin tek bir amacı vardır;

Tanrı ise tek hareketle amacına ulaşır;

Üstelik başka amaçlarla da kullanılır.

Yani temelde burada yalnız görülen insanın,

Belki bilinmeyen bir kürede bir benzeri vardır,

Bir çarkı çevirir, başka bir amaca ulaşır;

Bizim gördüğümüz tümü değil, sadece bir parçasıdır.

(...)

İnsan mükemmel değil, göklerin kabahati bu demeyin;

Deyin ki insan mükemmeldir olabileceği kadar;

Bilgisi durumuna ve yerine uygundur,

Zamanı bir andır, uzaydaki yeri nokta kadar.

Belirli bir kürede mükemmel olmaksa amaç,

Ne fark eder önce sonra, orası burası?

Bugün burada kutsanmış olanın,

Bin yıl önce başlamıştır yolculuğu.

(...)

Bu insan ne yapsın? Şimdi yukarı doğru yükselir,

Melekten biraz daha aşağıda, ama yakında yetişir;

Bakıyor aşağılara, ne kadar da mutsuz yüzü,

Nasıl arzular ayıdaki postu, boğadaki gücü.

Yaratılan her şey onun içindir, onun için var,

Hepsinin gücüne sahip olsa, onlar neye yarar?

Bu yüzden doğa, cömertleşmeden

Uygun organlara uygun güçler tayin eder,

Elbette her ihtiyaç karşılanır,

Şuraya biraz hız, oraya biraz güç gider;

Hepsi tam da ihtiyacı karşılayacak kadardır;

Ne ekleyecek, ne çıkartacak bir şey vardır.

Her hayvan, her böcek halinden memnundur;

Gökler sadece insana karşı mı melundur?

Şu akıllı dediğimiz insan, tek başınayken,

Bunca nimetten mahrum olsa neyle mutlu olacaktır?

İnsanın mutluluğu (gurur izin verirse bu nimete)

Göz dikmemektir insanlıktan ötesine,

Ne vücudun ne de ruhun güçleri bölünebilir,

Ama kendi doğası ve durumu neye dayanabilir16.

(...)

Dur o zaman, eksiklerden de bahsetme:

Kutsanmamız neleri suçladığımıza bağlıdır.

Kendi yerini bil: Bu tür, bu derece

Körlük ve zayıflık, göklerin ihsanıdır.

Kabul et – bu veya başka bir kürede,

Becerebildiğin kadar kutlu olmaya çalış:

Tek düzenleyici gücün ellerinde,

Veya doğum veya ölüm anında.

Tüm doğa aslında bir sanattır, onlar bilmezler;

Tüm şanslar, yönler, sadece sana görünmezler;

Tüm anlaşmazlıklar, ahenkler, anlaşılmaz;

Tüm kısmen kötü olanlar evrensel olarak iyidir:

Ve gurura rağmen, aklın yanılmasına rağmen,

Tek gerçek alenidir: “Mevcut olan doğrudur.”

(...)

Sen kendini bil, bırak Tanrı’yı incelemeyi;

Kendindir kendinin asıl bileceği.

Sen ki durursun çift yanı deniz bir karada,

Aklı karanlık cüssesi kaba:

Çokça bilgili şüpheden yana eşi yok,

Almamış ama sabırdan hissesini,

Sallanır durur orta yerde şaşkın gitmekte ya da kalmakta,

Tanrı mı yoksa bir canavar mı olduğunu sanmakta;

Şaşkındır şaşkın bedeni mi aklı mı var seçmekte,

Ölmek için doğmuş kullanır aklını sadece günah işlemekte;

Ne farkı var sanki birbirinden cahilliği de mantığı da,

Ya çok az düşünür ya da çok fazla:

Kördüğüm olmuş birbirine düşünce ve tutkunun hayali;

Söver kendi kendine över kendi kendine;

Yaratılmıştır yarı yükselmek yarı düşmek için;

Her şeyin büyük efendisi fakat her şeye bir yem;

Kendisidir ancak yargılayabilir gerçeği;

Kendisidir sonsuz hatalar içinde;

Şanı, şakası ve bilmecesidir dünyanın!

Git üstün yaratık! ilmin ışığına çık,

Toprağı ölç havayı tart ve ceziri incele;

Gezegenlere hangi yörüngelerde döneceklerini öğret,

Zamanı yeniden ayarla güneşi düzene koy;

Eflâtunla birlikte gökteki yıldızlara ulaş.

İlk güzele git, ilk bütüne ve ilk doğruya git;

Ya onu izleyenlerin izlerinden yürü,

Ya da mantığı bırak pervane gibi dönen doğulu papazların yaptığını yap;

Ve çevir kafalarını güneşi takip etmeleri için.

Git ölümsüz akla yönetmeyi öğret –

Sonra kendine dön ve aptallığını kabullen.

(...)

İnsan doğasına hükmeden iki prensip vardır;

Kendini beğenme harekete geçirir, akıl ise kısıtlar;

Ne ona iyi, ne diğerine kötü diyebiliriz,

Her biri kendi her şeyi harekete geçirir ve yönetir, kendi işini yapar:

Ve onların düzgün çalışabilmesi için,

Her şeyi iyi kabul et, uygun olmayanı da kötü.

Kendini beğenme, hareketin kaynağı, ruhu canlandırır;

Aklın buna karşılık gelen dengesi her şeyin hükümdarıdır.

Ancak insan bundan başka hiçbir eyleme katılamaz,

Ama bu hareketi de bir sonuç sağlamaz;

Bir bitki gibi yerinde sabit kalır,

Beslenir, büyür ve ister istemez çürür;

Yahut meteor gibi boşlukta alevler saçarak ilerler;

Diğer şeyleri mahvederken kendini de eder.

(...)

Gör bak! Göklerin bize bahşedebileceği tek lütuf;

Hissedenler tadını alır sadece, ama düşünenler bilir;

Ama talihli olan fakir ve eğitimli olan kör,

Kötüler ıskalar onu; iyi ve eğitimsiz olanlar bulur;

Hiçbir mezhebe köle değildir, özel bir yol tutmaz,

Doğaya bakar sadece ve doğanın Tanrısına;

Takip eder o büyük amacı bağlayan zinciri,

Birleştiren göklerle yeryüzünü, ölümlüyle ölümsüzü;

Kutsanmamış kimsenin göremeyeceğini görür,

Biraz yukarı, biraz aşağı dokunur;

Yükselen o bütünün birleşmesini öğrenir,

İnsan ruhunun ilk ve son amacını;

Bilir İnancın, kanunun ve ahlakın başladığı yeri,

Ve bittiği yeri; Tanrı sevgisini ve insan sevgisini.

Manolya ağacı ve çiçeği




Virginia Woolf - Deniz Feneri

Yarın kalkınca,bir bakarsın güneş pırıl pırıl,kuşlar cıvıl cıvıl olur.

Virginia Woolf - Deniz Feneri

Stefan Zweig -Acımak -Beware of Pity



Şimdi bambaşka bir sesle,olgun bir kadın sesiyle konuşuyordu.
Gözleri de bambaşkaydı: Ne bir çocuğun kaygılı gözleriydi ne de bir hastanın insanı yer gibi bakan,
istekleri bitmek bilmeyen gözleriydi bunlar.
Sevgisi,başlangıçtaki gibi rahatsız,acılı ve umutsuz değildi.
Ben de ona aynı tavırla bakmıyordum.
İyileşmeyecek bir hastaya karşı duyulan acıma duygusuyla kıvranmıyordum.
Artık dikkatli bir çekingen olmak zorunda değildim,içten ve doğal olabilirdim.
Ummadığı bir mutluluğun ışıltısıyla yüzü aydınlanan bu narin genç kıza karşı,
şimdi kendimde farkında olmadan ,gerçek bir sevgi duyuyordum.
Elimde olmadan ona yaklaşarak elini tuttum.
Bu dokunma da eskiden olduğu gibi,hiçbir şehvetli ürpermeye yol açmadı.
İnce ve soğuk bileğini,sakin ve uysal bir tavırla benim sıkışıma bıraktı.
Nabzının da sakin attığını görerek pek sevindim.

Stefan Zweig -Acımak -Beware of Pity

Şems-i Tebrizi

Aşk bir seferdir. Bu sefere çıkan her yolcu,istese de istemese de tepeden tırnağa değişir.
Bu yollara dalıp da değişmeyen yoktur.

Şems-i Tebrizi

...

Şu dünyada semadaki yıldızlardan daha fazla sayıda sahte hazı hoca şeyh şıh var.
Hakiki mürşit seni kendi içine bakmaya ve nefsini aşıp kendindeki güzellikleri bir bir keşfetmeye yönlendirir.
Tutup da onu hayran olmaya değil.

Şems-i Tebrizi 

Mevlana Celaleddin-i Rumi

Ey hak ziyası Hüsameddin, şu üçüncü defteri de meydana çıkar.
Bir şeyin üç kere yapılması sünnettir.
Üçüncü defterde sır hazinelerini aç, özürleri bir yana at.
Senin kuvvetin Tanrı kuvvetinden sızıp gelmekte. Hararetle atan damarlardan değil.
Şu aydın güneş çırağı, fitille, pamukla ,yağla, aydınlanmıyor ya.

Mevlana Celaleddin-i Rumi

Rumi

Rumi, Hafiz, & the Truth of the Mystic Poets
Wisdom of Sufi Master Poets
According to the great Persian
Sufi Poet Rumi (1207-1273), love is the most difficult concept to define, "My pen splinters when I write Love," he writes.

Rumi and other Sufi Master Poets use terms and symbolism in their poetry to try to describe the love of the divine or God. When Rumi talks of ‘the lover' in his poems, he refers to the Sufi in search of the Beloved and the Beloved is God in His loving Aspect. Drunk or drunkenness is the intoxication with this love and The Veil symbolises the layers of the ego that separate the self from the Beloved. A rose is symbolic of the beauty of God in His loving Aspect. This is an objective correlative, the term coined by T.S Eliot where an object, landscape or scene is used to describe an interior state. In finding concrete imagery to define the infinite, the Sufi poets developed a language unto themselves to translate their communion with the divine.
What did Rumi have to say that appeals to people today, 700 years later?
Rumi, as well as fellow Persian Sufi poet Hafiz (1320-1389) and Indian poet Kabir (1440-1518) are known as ‘Poet Seers' or ‘Mystic Poets.' Their poems are a progression through intricacies of love and longing in the ultimate quest for truth. It is the transcendence of language and time that, seven centuries later, still draws readers to the mystic poets. Their poetry is an invitation to join them on their personal journey to truth. Many a modern day individual is on that journey to their own personal truth.


Ferîdüddin Attâr -Esrârnâme


Kim aşık değilse,insan değildir
Çünkü aşık olmayanın böyle hemdemi yoktur.

Ferîdüddin Attâr -Esrârnâme

Ferîdüddin Attâr -Esrârnâme

Aşk ile cana gelen o an var ya
O an sayesinde hayat derim cihana.

Ferîdüddin Attâr -Esrârnâme

Kısa Kent Şiirleri-Meral Meri

İşte en onurlu zamanı buldu o aşık
Şimdi eşref saati gelmişti pek bi ziyansız!
"Ne yapsam,her şey olur" diyordu,ol diyenden ötürü.
Bir oluş hayal iken o -onu avuçlarına doldurdu...

Kısa Kent Şiirleri-Meral Meri

Mevlana- MESNEVİ -Lebbeyk

Bu, sözler, mana bakımından “ Yarab” nidasına benzer.
Harfler, bir tatlı dudaklının nefesini avlamağa tuzaktır. Kulun
“Yarab” sözüne Allahnın “Lebbeyk” cevabı geldikten sonra, nasıl olur da
 “ Yarab” demekte kusur eder? Fakat bu “ lebbeyk” öyle bir
“Lebbeyk” tir ki onu işitemezsin ama baştan aşağıya kadar bütün vücudunla tadabilirsin.
Mevlana MESNEVİ
...

Lebbeyk Arapça bir kelimedir ve "Buyrun efendim, emredin, sana geldim, huzurundayim" anlamlarında bir seslenme sözüdür. hac yapacak kimse, ihrama girince yüksek sesle telbiye eder. Lebbeyk diyerek ihrama giren hacı, Allahü tealanın davetine ve haccediniz emrine uyduğunu düşünmeli ve buna göre kendini hazırlamalıdırlebbeyk
Lebbeyk kelimesinin kullanımı
"Lebbeyk Allahümme lebbeyk !" Anlamı; "Ey Allah’ım! hizmetine geldim" anlamındadır.


Telbiye nedir?
Sözlükte birine "buyur, emrine amadeyim" diye cevap vermek anlamına gelen telbiye, dini bir terim olarak, ihramın iki rüknünden biri olup, ihrama girerken "Lebbeyk, Allahümme lebbeyk, lebbeyke la şerike leke lebbeyk İnne'l-hamde ve'n-ni'mete leke ve'l-mülk la şerike lek" anlamı; "Allah'ım, davetine isteyerek uydum, emrine amadeyim Senin eşin ve ortağın yoktur Sana yöneldim, hamd senin, nimet senin, mülk de senindir Eşin ve ortağın yoktur" demektir.


GİYSİ

GİYSİ

Gecenin ecelini okşayan gaz lambası gibi
sesimizi heceleyerek bir ismin manasına ulaşmak
ve sevmek ruhlarımızı acıtmadan azıcık ve de azmadan
ne olurdu sanki?
hem bilmiyorsunuz ,onun masum çocukluğu var gizlediği
hem de nerede biliyor musunuz?
sır değil de gezgin bir elbisenin içinde, pervanedir o
ama daima canı- can arayan binbir gece masalı misali
içimeze hikayeler anlatan
uykusuz bir masal tadına da ulaştıran, bir giysidir o
ancak gece yarısı bozulan bir ruh
karıncalar içinde değneksiz gezen kör kadar aciz
bu nedir, bu?
incinen bir ruh olsa gerek.
yanan bir dünya değildir ki o, onun için mum olsa
ah keşke ,yoktur böylesi içeride
kainatın gerisi ve ilerisi
sağı ve de solu
yukarı -aşağı
nereye gitse sevgisiz sevişmeleri birikir
kimse ama hiç kimse inanmaz onun böyle az özünüzle yandığı gerçeğine
cadıların büyücülerin kâhinlerin süsü
çalı süpürgesi gibi oradan oraya kış gibi
buz gibi
ayaz mı kalmalıydı onun daima içi?
ama hayır,eski bir fenere gidince ruhu
denizin köpürdüğü o çılgın an gibi
nasıl da coşar dünden kalma peynir kadar sıcak
birinin karın tokluğu olsa gerek o
değil midir ki ruh can tarlasına dikilmiş bir tohum olmasın
değil midir ki o da sizde bulunmasın
ah, geceler gündüze neden ev sahibesi değil de misafir ise
o da öyledir ,ruhu yanıyorsa- arıyorsa bir sevgi
yine sizdendir, az- çok ruhun dilencisi

Meral Meri

29.10.14.İstanbul

28 Ekim 2014 Salı

Savaş Dinçel Hiç


27 Ekim 2014 Pazartesi

Hz. Mevlana


"Sana dilsiz, dudaksız sözler söyleyeceğim.
Bütün kulaklardan gizli sırlardan bahsedeceğim.
Bu sözleri sana, herkesin içinde söyleyeceğim.
Ama senden başka kimse duymayacak,
Kimse anlamayacak.."

Hz. Mevlana

Şems-i Tebrizi


Sana affedilemeyecek kadar büyük hata yapan birine, akıl sınırlarının bittiği.
Yerden başlayacak ceza vermek istiyorsan ; bütün samimiyetinle affet.
Hissedilen her şeyi arşivleyen kader, kendisiyle en iyi biçimde ilgilenecektir.

Şems-i Tebrizi

Hz Mevlana

Dayan gönlüm!Seni de elbet bir anlayan olacaktır!..
İçine akıttığın göz yaşınla bile sitem etme sevgiliye!..
Derdini başına tac et "Sevgiliden geldi." diye...
Vedayan,sorma "İçime bu yangını salıp da nereye gitti?"diye!. Sen sevgine sadık ol,o seni sevmese bile!
Dayan be gönlüm!
Bîçâre değilsin 
Yaradan sana yâr.Kimsesiz değilsin, yanında "Kimsesizler kimsesi" var!
Biliyorum!Dayan ki her şey bitecek bir gün, kalmayacak ne gam ne dert!
Bil ki bir gün mutlaka bitecek bu hasret.

Hz Mevlana

26 Ekim 2014 Pazar

Meral Meri Fotoğrafları