BENİM ŞARLATAN DOSTUM
Hey gidi hey!
Benim şarlatan yalan dünyanın esaslı dikili taşı ,a dostum, hey!
Uzun bir zaman geçti senle aramızdan...
Rüzgara salınan kadın eşarpları gibi zaman.
Ağaçların yaşlanışına tanıklık eden şu kalplerimiz gibi,hey!
*
Nerelerdesin?
Özledim-
Ney,sesinde
Ud,sesinde
Kanun, sesinde
Özledim seni,hey!
*
Şimdi bir gramofon başına yaşlılığımla yaslanırım;
Sen de muhtemelen bir göl kenarında ,bir söğüt ağacına
ya da vefalı bir zeytin ağacına yaklaşıp; hâl hatır sorduktan sonra
derin ama ,daima kesik kesik ,nefes almadasındır.
Belki yıllar sana adil de davranmıştır;
hani hep seni öteliyorlardı ya,
hani sen ermeniydin ya,
hâlbuki o ülkeyi hiç görmemiştin
gömülmeden önce!..
*
Şimdi burada bir ezgide seni yâd ediyorum...
Gel dostum,gel!
Gel de sor hatırımı?
İnan ki sen -sırf sen sordukça, sana iyiyim-
sana aşığım diyeceğim!
Hani sen şarlatansın ya,
hani yalancı bir filozof,
hani hep giden...
Ama bıkmaksızın geri gelen.
Sahi, neden gelirdin
birbirimize yabancı iki asır iken?
Sen ve ben iki çınar ağacı ,iki mezar başı gibi
yan yana,iç içe gelirdin yanıma;
avuçlarına güneşi doldurup,alıp gelirdin-
gelirdin ve benim yamaçlarım yanardı!
Hey gidi hey!
Benim şarlatan,ama ruhu cömert dostum;
gel bi nefes almaya çıkalım!
Çünkü bu aralar rağbet yokmuş ölüme hakikisine!..
(Meral Meri)
Hey gidi hey!
Benim şarlatan yalan dünyanın esaslı dikili taşı ,a dostum, hey!
Uzun bir zaman geçti senle aramızdan...
Rüzgara salınan kadın eşarpları gibi zaman.
Ağaçların yaşlanışına tanıklık eden şu kalplerimiz gibi,hey!
*
Nerelerdesin?
Özledim-
Ney,sesinde
Ud,sesinde
Kanun, sesinde
Özledim seni,hey!
*
Şimdi bir gramofon başına yaşlılığımla yaslanırım;
Sen de muhtemelen bir göl kenarında ,bir söğüt ağacına
ya da vefalı bir zeytin ağacına yaklaşıp; hâl hatır sorduktan sonra
derin ama ,daima kesik kesik ,nefes almadasındır.
Belki yıllar sana adil de davranmıştır;
hani hep seni öteliyorlardı ya,
hani sen ermeniydin ya,
hâlbuki o ülkeyi hiç görmemiştin
gömülmeden önce!..
*
Şimdi burada bir ezgide seni yâd ediyorum...
Gel dostum,gel!
Gel de sor hatırımı?
İnan ki sen -sırf sen sordukça, sana iyiyim-
sana aşığım diyeceğim!
Hani sen şarlatansın ya,
hani yalancı bir filozof,
hani hep giden...
Ama bıkmaksızın geri gelen.
Sahi, neden gelirdin
birbirimize yabancı iki asır iken?
Sen ve ben iki çınar ağacı ,iki mezar başı gibi
yan yana,iç içe gelirdin yanıma;
avuçlarına güneşi doldurup,alıp gelirdin-
gelirdin ve benim yamaçlarım yanardı!
Hey gidi hey!
Benim şarlatan,ama ruhu cömert dostum;
gel bi nefes almaya çıkalım!
Çünkü bu aralar rağbet yokmuş ölüme hakikisine!..
(Meral Meri)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder