Siyaset

Siyaset
"Bir adamın herkese benzememesi için her şeyin yapıldığı bu aptal dünyada; herhalde imkansız diye bir şey yoktur gerçeğine sarılanlara da, düşmanca bakmak o derece abes kaçacaktır." Meral Meri

28 Mart 2020 Cumartesi

Meral Meri /Söğüt Ağacının Gölgesinde / Üçüncü Gün Şiiri (VII)


Bugün seni çokça düşündüm Muallâ,
Aldım tekiri kucağıma;
Vapurların iskeleye yanaşması gibi, seni düşündüm bugün.
Sonra az canım sıkılmış olacak ki;
Kalkıp Sultanahmet Meydanı'na attım kendimi.
Bakışmak seninle böyle bir şey işte;
Sen Ayasofya, oluyordun ne güzel!
Ben karşında koskocaman bir Sultanahmet.
Dedemizin o kadirşinas gözlerinden bakıyordum sana.
Biraz da böyle bakmak istedim.
Fena mı yaptım yani?
Sonra bir kayıp ilanı gördüm meydanın bir köşesinde...
Açık kahverengi bir kediden bahsediyordu ilan;
Bir gözü körmüş,yazık!
Ve ameliyat olması gerekiyormuş.
Adı da "Koşan'mış"
Ne değişik bir isim değil mi Muallâ?
Ama bir kedi için ideal bir isim doğrusu.
Çünkü insana yakışmazdı koşmak.
O yürümeyi öğrensindi önce, haksız mıyım Muallâ?
Sen de hep susuyorsun!
Sen de mi kayıp oldun yoksa?
Kör mü oldun Muallâ?
Bana sürekli yalnızlıktan-
Ve hüznümüzden dem vurduğuna göre-
Muhakkak böyle bir şeydir...
Susmak ve kaybolmak.

Sonra az daha canım sıkıldı;
İndim Sirkeci'ye, bir ara seni görür gibi oldumdu...
Meğerse o eski bir mescidden başkası değilmiş Muallâ.
Dedim ya, bugün seni çokça düşündüm...
İnsanlar arasında bu daha kolay oluyor çünkü.
Misal; bugün bir adamın adını- iyi bir şekilde üç kez duydum.
Şaşırdım bu işe.
İnsan şaşırmak için an kollar mı Muallâ?
Ben kolladım işte, o mücadelenin içinde yaptım bunu.
Bakışmak bazen böyle bir şey işte;
Asırlık bir çınarken beyhude bir bakış.
Ama sana değer doğrusu...
Seninle yan yana yürümesek ve hep böyle bakışsak bile.

Biraz daha yürüdüm; ve kendimi İstanbul'un kollarına bırakıverdim.
Bir güzel İstanbul Boğazı'nı çektim ciğerlerime.
Bilirsin, manzaram derin mavi olunca...
Adını hiç durmadan sayıklardım- sonsuz bir heceyle.
Sonra bir martı bir karta kondu Muallâ,
Kuru bir çiçek de ona eşlik etti.
Senden habersiz oldu bu, bağışla.
İstanbul'dan İskoçya, gözüme o an daha hoş geldi.
Haritacı mı oldum dersin ben Muallâ?
Yoksa  köşebaşında selpak satan o ak sakallı dedecik mi?
Doğrusunu istersen sana laleler pek yakışıyor, demiştim Muallâ,
Bunu unutmadığına sevindim...
Çünkü bazen çok fazla unutuyorsun her şeyi.
Beni de unutma e mi?

Meral Meri /Söğüt Ağacının Gölgesinde / Üçüncü Gün Şiiri (VII)

07.03.20.İst.

26 Mart 2020 Perşembe

Meral Meri

'Bütün yardım çağrılarına cevap verirsen eğer; sonunda kendi hayatını da unutursun.
Ve bu kimsenin umurunda olmaz.
Önce kendini, sonra çevreni düşün.'
Meral Meri

24 Mart 2020 Salı

Colindă - Sub fereastră la om bun - Suzana și Daciana Vlad, Iulia Bucur ...

22 Mart 2020 Pazar

Meral Meri /Söğüt Ağacının Gölgesinde / Üçüncü Gün Şiiri (VI)


Bazı şeyler için üzülmek çok yersizdir Muallâ.
İnsan bilmez; hayır ve şer arasındaki o sırrı.
Dünya şu anda bir kalp krizi geçirirken...
İnsanların çoğu şimdilerde ateşe körük tutuyor Muallâ.
İnsanoğlu çoğunlukla bunu yapıyor işte.
Buna seninle vaktiyle defalarca şahit olduk.
Bu yüzden zerre kadar üzüldüğüm yok benim.
Sen de üzülme boş yere.
Hem biliyor musun?
Boşluk diye bir sır var bu dünyada...
Sen hiç boşlukta kaldın mı Muallâ?
Geçenlerde bizim terzi Nafiz'e sordumdu bunu...
O da tombul suratıyla aval aval suratıma bakmıştı.
"Ona öfkeden deli olduğum zamanlarda ben..."diyecek oldum da,
Sonra boş ver dedim, ne anlar Nafiz; onun bildiği sökükleri onarmaktır sadece, dedim.
Ya da yeni şeylere ölçü vermek ve kesmek ve dikmek.
Gene de bir şeylere şekil verişi beni etkiliyordu Muallâ.
Bazen etkilenmek de iyidir biliyor musun?
Ama iyi yönde olan şeylerden elbette.
Sen de zamanında benden böyle etkilenmiştin değil mi?
Yoksa, yoksa boşlukta salınan bir yüreciğin mi vardı?
İnsanlar her şey gibi; bazen aşkı da sevgiyi de dostluğu da çoğu şeyle karıştırmayı pek sever Muallâ.
Sıralamayı bile iyi ve yerli yerinde yapmaktan da çoğu zaman acizdirler.
Sen sakın böyle şeyler yapma e mi?
Çünkü ben sevmem öyle şeyleri.
Bir karışıklığı yaşamak- yaşamak değildir Muallâ.
O olsa olsa, sadece bir eziyettir insana.
Ona da yaşamak değil, işkence derler.
Ben vaktiyle onu da çok yaşadım biliyor musun?
Ama artık her yerime ağır gelir Muallâ.
Sen iyi bir kız gibi, yaşa bu dünyada e mi?
Çünkü dünyanın iyi şeylere ihtiyacı var.
Hoş, bazen bunun tam tersini düşündüğümü de inkâr edecek değilim senden.
Ama gene de ben daima iyilikten yanayım Muallâ.
Umut işte...

Meral Meri /Söğüt Ağacının Gölgesinde / Üçüncü Gün Şiiri (VI)

22.03.20.İst.

21 Mart 2020 Cumartesi

Meral Meri /Söğüt Ağacının Gölgesinde / Üçüncü Gün Şiiri (V)

Eşsiz bir eldiven olur mu Muallâ?
Önce yerde birini gördüm.
Ve üzüldüm!
Sonra az ileride eşini görünce; çocuklar gibi sevindim!
Eldivenin bile bir eşi vardı Muallâ.
Ya bizim?
İşte bu yüzden hayatımın bir yerinde durmak istedim.
Çünkü insan arada durmayı da bilmeli Muallâ.
Ben de durdum işte.

Meral Meri /Söğüt Ağacının Gölgesinde / Üçüncü Gün Şiiri (V)

19.03.20.İst.

Seha Okuş - Hasretinle Yandı Gönlüm

Chingiz Mustafayev & Palmas - Ninne

20 Mart 2020 Cuma

Meral Meri /Söğüt Ağacının Gölgesinde / Üçüncü Gün Şiiri (IV)


Sana ne anlatayım istiyorsun Muallâ?
Nefret ettiğim ve beni rahatsız eden o kadar fazla şey var ki;
Hangi birini anlatayım?
Hadi anlatmak istedim,
Başlamak istedim...
Bu arada yeni şeylere başlamak gerek Muallâ.
Çünkü yenilik insanlık için iyidir...
Tabii ki, iyi yönde olan adımlardan bahsediyorum.
Meselâ; şu havai fişeklerini insanlar neden kullanır, bunu bilmiyorum.
Bunun sona ermesi gerekir, diye düşünüyorum Muallâ.
Bebeklerin uykusu bozulup korkuyu tatmalarını,
Ve kuşların yüreklerinin çat diye çatlamasını adalet olarak göremem ben Muallâ.
Sorarım sana; dünya neden bu kadar çılgın ve görgüsüz?
Örneğin; bugün iki kadın balkondan -balkona tartıştılar Muallâ.
Biri hak ve Allah, kelâmından bahsetti.
Öbürsü ise "Bana ne, benim ev sahibim izin verdikten sonra...
yemişim senin çamaşırlarını" dedi.
Ve başladı hantal gövdesiyle o halsını çırpmağa.
Ben diğer kadını sevdim Muallâ.
Bir şeyi iyi tanıdığını duymak beni gururlandırdı.
Ama yine de üzüldüm onun için...
Bu yüzden diğerinin canı cehenneme.
Ve öylelerinin de Muallâ.
Çünkü sabır ve hoşgörü ihlaline tahammülüm kalmadı.

Sonra yorulmuşum ben Muallâ.
Hiç bir yere sığamadım bugün.
Kabım bazen dar gelir çünkü.
Bunları düşünürken uyumuşum biraz.
Bir zorba sayesinde uyandım Muallâ.
Hakkımı aradım tabii;
Bu kez susar mıyım hiç?
Açtım ağzımı- yumdum gözümü...
Ama Allah, biliyor ya, hiç küfür etmedim Muallâ.
Etsem iyiydi, zira haktı.
Ama çirkef sesimi yaydım o dakka o sokağa...
Aklıma o an bir tek sen geldin...
<Muallâ olsa, bu işi benden daha iyi yapardı> dedim.
Ama mecbur ben yaptım tabii.
Sonra baktım ki; çirkeflik uzuyor, hemen anında aradım polisi...
Ama ne gelen oldu- ne giden Muallâ.
Komşlular pencerelere üşüştüler kumrular gibi; hepsi oraya tünedi, işte o kadar.
İnsanların bencil yüzüyle ben her gün böyle karşı karşıyayım Muallâ.
Bu yüzden önce ellerim, sonra kalbim, daha sonra da ruhum üşür.
Çay ısıtır mı bilmem, ama içiyorum Muallâ.
Bilirsin, sarhoş olmamam gerekiyor benim...
Ama bazen sarhoş olmak da iyidir Muallâ.
Çoğu şeyi görmemek ,duymamak, bilmemek...
Ah Muallâ ah, üç maymundan daha çok ne var bu içine tükürdüğümün dünyasında?
Bu dünya kibarları ve hak gözetenleri ve hoşgörüyü hiçe saymayı sevenlerin dünyası olmuş Muallâ.
Sen çoğunu gene de bilme e mi?
Yazık, kıyamam ben sana.
Ha, az kalsın unutuyordum;
Akşam bir de afiş hazırladım Muallâ.
<Çok saygıdeğer apartman sakinleri> diyecektim ki;
Boş ver dedim...
Saygıyı kim kaybetmiş ki, onları bulsundu Muallâ.
Gene de usulünden şöyle dedim: Sayın apartman sakinlerinin dikkatine!
Oraya kocaman bir ünlem işaretini de yapıştırdım Muallâ.
Ünlem önemli çünkü.
Devamında ise şöyle dedim: Bilinçli bir toplum adına ve kaliteli yaşamı korumak adına ve hak bilir adına;
Bu günlerde ziyaretlerinize mümkün olduğu kadar ara vermeye özen gösteriniz lütfen! Ve sonrasında falan -filan
Ve buna riayet ediniz, vesaire.
Çünkü her gün on kez bir yerleri silip süpürmekten bıktım Muallâ.
Ondan yaptım bunu.
Ama biliyorum, bizim insanlık sadece aya çıkmasını öğrenmiştir.
O bile hep lafta be Muallâ.
Çıkıp da ineni daha hiç görmedim ben.
Yoksa sen gördün mü?
Kısacası iyi insanlar azaldı, demek istiyorum...
Bunları düşünürken zaman geçti işte.
Yaşamak şimdi bunun neresinde a Muallâ, söyle bana?
İnsan işte böyle büyüyor; yani eciş bücüş...
Ve böyle çiçeksiz, böyle yapraksız ve de meyvesiz-
Ama sanmasınlar ki; iyi çiçeklerimiz, gür ağaçlarımız ve iyi meyvelerimiz de var.
Biz kokuşmuşuz bu çöplükte Muallâ.
Allah'tan inanmak, diye bir umut besliyor benliğimiz de,
Yoksa yaşamak hiç umurumda değil Muallâ.
Zaten ben onu ,o da beni hiç tanımadı ki.
...Boş ver o kimliği de,
Çıkar at cebinden onu, ona hiç ihtiyacın yok Muallâ.
Esasen benim de öyle.
Çünkü bugün milyonuncu kez anladım, ama kusmadım işte ...
Yine tansiyonumun yükselişiyle tanıştım-
Ve biliyor musun, onunla daha çok tanışıyoruz biz.
Bu yüzden sana hep dediğim gibi;
Bir gün bir ormanda bir kulübem olacak...
Ya da bir balıkçı kasabasında küçücük, minicik bir ev.
İşte o zaman ben sana daha güzel masallar yazacağım Muallâ.
Böyle iç karartıcı ve de hastalıklı şeyleri değil.
Ama o zamana kadar idare et beni, e mi?

Meral Meri /Söğüt Ağacının Gölgesinde / Üçüncü Gün Şiiri (IV)

21.03.20. İst.

'Herkes önce kendi köleliğini hatırlar ve sonrasında ise unuturlar kendinlerine karşı nasıl yabanıl olduklarını' Meral Meri

'Herkes önce kendi köleliğini hatırlar ve sonrasında ise unuturlar kendinlerine karşı nasıl yabanıl olduklarını'

Meral Meri

Meral Meri /Söğüt Ağacının Gölgesinde / Üçüncü Gün Şiiri (III)

Bugün evvelâ kendimi düşündüm Muallâ,
Dedim ki: Neden tahammül edemiyorum bazı moronlara?
Bazen ait olamamak ne kötü bir iştir ah, bir bilsen Muallâ.
Ama tahmin edebiliyorum, sen üzme o tatlı canını e mi?.
Ben baş edebiliyorum.
Zaten herkes kendini bir parça evet, ve bir parça hayır, olarak görür bu dünyada...
Sen yeter ki, beni her gün gör Muallâ.
Ben seni hep görürüm; o yerinde sabit dağlar gibi.
Ama dersen ki; sen nehirleri, ırmakları, denizleri de takip et!
Ben senin için onları da izlerim-
Sen yeter ki, beni her gün gör...
Kaçırma, o bazı kendini bilmez yoksullar gibi.

Meral Meri /Söğüt Ağacının Gölgesinde / Üçüncü Gün Şiiri (III)

20.03.20.İst.

Meral Meri /Söğüt Ağacının Gölgesinde / Üçüncü Gün Şiiri (II)

Büyük haksızlığın pençesine düştüğümüzden bu yana-
Çok savruldu dünya.
Dünya bir çöküş kulesini daha izliyor artık Muallâ.
Sen de beni izle olur mu?
Her Cuma, süt almaya gittiğinde- süte bir kere de benim gözümle bak!
O zaman daha net ve berrak bir beyazlık göreceksin gökyüzünde...
Biliyorsun, ben bulut çobanıyım seninle olduğum sürece.
Fakat geceleri de yıldız oluyorum Muallâ.
Gönlüm seni yukarılarda yalnız bırakmaya elvermez,
Bilirsin; aşk böyle daha güzel Muallâ.

Meral Meri /Söğüt Ağacının Gölgesinde / Üçüncü Gün Şiiri (II)

20.03.20.İst.

16 Mart 2020 Pazartesi

'Bilirsin; bazı şeyler kağıtlara yakışmaz... Bizim yaşadıklarımız da kağıtlara yakışmıyor. Ama birileri bunları yazmalı... Yoksa kimin acı çektiğini nereden bileceğiz?' Meral Meri

'Bilirsin; bazı şeyler kağıtlara yakışmaz...
Bizim yaşadıklarımız da kağıtlara yakışmıyor.
Ama birileri bunları yazmalı...
Yoksa kimin acı çektiğini nereden bileceğiz?'
Meral Meri

15 Mart 2020 Pazar

Meral Meri /Söğüt Ağacının Gölgesinde / Üçüncü Gün Şiiri


Bugün seni çokça düşündüm Muallâ,
Arnavut kaldırımlarda yürürken ben bunu çok sık yaparım, bilirsin.
Ve yine bilirsin ki; ben bağımsızlık için yaratılmışım.
Sarmaşık limanına geldiğimde bir Yunanlı kız tanıdım;
Adı Katerina, bana "Yabancı değilim, şu karşı kıyının kızıyım." dedi.
Ama neden o hüzünlü şarkıları hep yüzüme yüzüme söylüyordu?
Tamam, ölüm dünyada yaşar...
Bunu bana hatırlatmasına ne gerek vardı?
O Yunanlı kıza oracıkta küstüm Muallâ,
Çünkü uçurumlardan aşağı vaktiyle fazlaca baktım ben...
Biraz da başkaları baksın istedimse suç mu,Muallâ?

Meral Meri /Söğüt Ağacının Gölgesinde / Üçüncü Gün Şiiri (I)

11 Mart 2020 Çarşamba

'Doğrular sahiplidir, ama ya yalanlar kimin?' Meral Meri Artist: Holly Warburton


'Doğrular sahiplidir, ama ya yalanlar kimin?'

Meral Meri

Artist: Holly Warburton

Meral Meri

'Bir yalan bazen görmeni bazen de yok olmanı sağlar;
Sen gören misin, yoksa yok olan mısın?
İşte yolun, işte kılıvavuzun.'

Meral Meri

'Önce yapbozu tamamla; sonra dilersen yürü -dilersen koş, ama sırayı bozma. Ki tamamlanmaktan bahsedebileceğin bir hayatın olsun.' Meral Meri


'Önce yapbozu tamamla; sonra dilersen yürü -dilersen koş, ama sırayı bozma.
Ki tamamlanmaktan bahsedebileceğin bir hayatın olsun.'

Meral Meri

9 Mart 2020 Pazartesi

Ghostbusters 2 : Higher and Higher : Howard Huntsberry

Meral Meri

The person who uses information well survives.
But people who love goodness lose.
And only those who think of evil will also loses.
Because contradiction is the secret cube.
Contradiction is the center of information.
Watch your own contradiction.

                                           Meral Meri                                                   

"If information is not beneficial to all humanity, he it is not knowledge, it is he evil." Meral Meri


"If information is not beneficial to all humanity, he it is not knowledge, it is he evil."

Meral Meri

5 Mart 2020 Perşembe

Meral Meri /Söğüt Ağacının Gölgesinde / Kirli Oyuncaklar


Tarihin satırlarını çevirirken arınıyorum;
Hurma ağaçlarında gezinen o bal arıları gibi.
Ama doğruluk yok içimde,
Cesaretim  de yok...
Tam bir çelişkiyim bu noktada;
Tıpkı çıfıt çarşısı gibi; karmakarışığım kendime.
Biraz efkârlanıp Barba'yı çağırıyorum yanıma...
Bana buralarda çiçeklerin solduğunu fısıldıyor.
Önümden kediler, çocuklar geçiyor.
Martılar kafamı şişiriyor.
Kapı önlerine yığıldığımı iyi bilirim çoğu zaman.
O eski sohbetleri aradığımı iyi bilirim.
Fakat bulamam; o serseri vede namuslu adamları...
"Buralar eskiden böyle değildi" diyor Barba.
"Ne yedinci tepenin eteği ne de İzmir'in meydanları;
Yeşildi ve güneşliydi, ama şimdi tarihini o da sırladı."
"Hayat, kendine yabancı olanları sevmez Barba...
Sen yine de, o eski hikâyeleri anlat dostum!" diyorum Barba'ya.
Yaşlı adam da benim gibi yorgun,
Benim gibi yabancıydı kendine...
Yer -gök arasında saklandığımı iyi bilirim...
O arıları o ağaçlara konarken bir daha hiç görmedim;
O gün son gündü...
O kirli oyuncaklar çarşısında öldüğümde.

Meral Meri /Söğüt Ağacının Gölgesinde / Kirli Oyuncaklar

05.03.20.İst.

4 Mart 2020 Çarşamba

Haruki Murakami


'Bir slogan ne kadar doğru olsa da, onun doğruluğu ve güzelliğini destekleyecek ruh gücü, manevi güç olmayınca,
bütün sloganlar alt alta dizilmiş boş sözcüklerden başka bir şey olamıyordu.'

Haruki Murakami

Kur'an-ı Kerim ~Nahl Suresi 9

Doğru yolu göstermek Allah’a aittir.
Yolun eğrisi de vardır.
Allah dileseydi, hepinizi doğru yola iletirdi.

Kur'an-ı Kerim ~Nahl Suresi 9

3 Mart 2020 Salı

#CemalSafi #Mehmetçik

Var mı beni içinizde tanıyan
Yaşanmadan çözülmeyen sır benim
Kalmasa da şöhretimi duymayan
Kimliğimi tarif etmek zor benim...
(...)
Dil üzmezim tek hece var ismimde
Barınağım gönül denen yer benim
Benim adım aşk!
#CemalSafi #Mehmetçik 🇹🇷🇹🇷🇹🇷

2 Mart 2020 Pazartesi

Zakkum~Eylül Ağrısı




Hangi aydayız bilmem ama

Bende Eylül ağrısı
İçimde öylece büyüyor inan
Çok zor saklaması...
#Zakkum~Eylül Ağrısı
#OnurSaylak