Her şeyi dilendik;
Ağacı, yaprağı, çiçeği, böceği, ekmeği, suyu, kardeşliği, dostluğu, hatta aşkı bile.
En başta da zaten aşkı dileniyorduk; bir köpeğin dilini ve salyasını dışarıya çıkarması gibi.
Doğrusu hayatlarımız gelen olarak yoğun bakım ünitelerinde bilinci kısmi olarak kapalı uyumakla geçiyordu .
Esasen bilinç kısmi kapalıyken dilenmek de daha kolaylaşıyordu.
Bilinç açıldığında ise elimizde yalnızca kederli ve kirli bir gökyüzü kalıyordu.
Dilenmeyi bırakanlar için ağlamanın ve yalnızlığın hürriyeti tam da burada başlıyordu.
Bir dilencinin elinde çıplaklıktan başka ne olabilirdi ki, özgürlüğün kimsesizliği dışında?
Görmenin körlüğü hepimizce aynı istilayı yaratırken yapıcılıktan bahsetmek abes kaçardı.
Meral Meri /Eski Yel Değirmeninden Notlar / Eş Anlamı Yok
17.12.21.İst.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder